16 Şubat 2006

CENNETE YOLCULUK-3-

Toprağa basarmısın ...Cennetin en güzel misk ve zaferan kokusundan yaratılmış , bastıkça ferahlatan ve her seferinde değişen koku yayılıyor ..(Cennet, Muhammed’in Ümmetine süslendiği kadar hiçbir zaman süslenmemiştir ).Sayması imkansız olan saraylardan birine girelim...Allah’ım ..bu ne ihtişam ..( tuğlaları sırasıyla bir altın ve bir gümüş, harcı da misk ) bahçesinin çakılları da cennetin en güzel incileri ! Alanı o kadar geniş ki ( Cennetteki en düşük mertebe olan kimse ,sarayını bin senede gezerek bitiremez ,sarayının başını gördüğü gibi sonunu da görür h.ş )Bahçe ise (çeçit çeçit ağaçlarla dolu ,akıp giden ırmaklar ve her türlü meyvadan çift çift vardır )27/48-53. sarayın içine giriyoruz ...bizi karşılayanlara bayıldım ! (bin melek ikram için sıraya dizilmiş ! her birinin elinde bir tepsi her tepside farklı ikram vardır .İlk tepsiden ikramımızı alacağımız gibi , son tepsiden de yiyeceğiz h.ş)..Allah‘ın nuruyla aydınlanan bu saray, biz girince daha da aydınlanıyor ! içindeki gözleri kamıştıran döşemelere biraz yaslanalım mı (Hepsi de örtüleri atlastan döşemelere yaslanırlar .İki cennetin de devşirilen meyvesi yakındır )27/54. içecek istermisin ?(İyiler,kafur “cennet şerabı”katılmış bir kadehten içerler,bu,Allah’ın has kullarının içtikleri ve istedikleri yere akıttıkları bir pınardır )29/5-6.(işte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger :yüzlerine parlaklık ,gönüllerine sevinç verir.Sabretmelerine karşılık onlara cenneti ve içindeki ipekleri lutfeder .Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar :ne yakıcı sıcak ne de dondurucu soğuk görürler .Cennet ağaçlarının gölgeleri,üzerlerine sarkar:kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur .Yakınlarında gümüş kaplar ve billur kaselerle ,gümüş beyazlığında şeffaf kupalarla dolaşılırki iştahları ölçüsünce takdir ederler.Onlara ,orada bir kaseden içirilir ki karışımında zencefil vardır .içinde bir pınar var ki Selsebil diye adlandırılır .O insanların etrafında öyle ölümsüz genç nedimler dolaşır ki ,onları gördüğünde kendileri ,etrafa saçılıp dağılmış inciler sanırsın .Ne yana bakarsan bak (yığınla nimet ve ulu bir saltanat görürsün )29/6-20.Daha tavana bakmadık ..sıkı dur ..göreceğin şey Allah’ın arşının ta kendisi..ve cennetteki en yüce değere sahip olan insan Allah’ın komşusu olacaktır .(cennet ehli cennete girdiği zaman Allah onlara derki :artık her zaman sağlıklısınız hiç hastalanmazsınız ,her zaman gençsiniz hiç ihtiyarlamazsınız ,her zaman dirisiniz hiç ölmezsiniz ,her zaman nimet ve bolluk içinde siniz hiç sıkıntı çekmezsiniz ) .. Şimdi birazda Hz Adem’den beri dünyaya gelmiş geçmiş ve sohbet etmek istediğimiz kimselerle bir ağacın altına çekilip cennetteki denizleri ve dağları seyredelim (cennette öğle ağaç var ki insan atına bindiği halde gölgesinde yüz yıl gitse de geçemez) ..ağaçtan gelen muzik seslerini dinlermisin (cennettki ağacların gövdeleri altındır , dallarını rüzgar okşadığında , cennettekiler o kadar mest olurlar ki daha önce bu kadar mest olmamıştık derler ,Allah derki hayır daha güzel mest vardır ,onlarda derler ki ya rab nedir o ,Allah derki :Ey Davud güzel sesinden oku (ki o dünyadayken okuduğuda dağlar ve denizler bile mest olurdu ) Hz.Davutta okur ,Cennettekiler daha da mest olurlar ,ve derlerki daha önce bu kadar mest olmamıştık ,Allah derki Ey muhammed Taha suresini oku Hz Muhammed de okur ,daha da mest olurlar ve derler ki daha önce Bu kadar hiç mest olmadık, Allah der ki hayır daha güzel mest vardır Kendim size Rahman suresini okuyacağım.....)

Allah’ım biz sana cenneti ve ona yaklaştıran söylemi ve davranışı sual ediyoruz ,ateşten ve ona yaklaştıran söylemi ve davranışı sana sığınıyoruz.

Hiç yorum yok: